Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ

Aşağa gitmek

PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ Empty PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ

Mesaj tarafından kitapsev 17.07.10 19:36

Peygamberler kendilerini gerçekten Tanrı'nın gönderdiğine inanıyor olmalılardı. Yoksa, davalarını yürütmek için sarfettikleri o büyük hırs ve azmi anlamakta zorluk çekeriz.
Peki, bir insanın peygamber sıfatıyla kendisini Tanrı'nın gönderdiğine gerçekten inanıyor olması ve bu uğurda savaşlar yapması, onu gerçekten de Tanrı'nın gönderdiği anlamına gelir mi?
Hitler de Almanların en üstün olduklarına gerçekten inanıyordu ve bu uğurda hiçbir peygamberin savaşıyla kıyaslanamayacak kadar büyük bir dünya savaşına yol açmıştı. Hitlerin inancının gerçek olması ve mücadelesi, onun inandığı şeylerin doğru olduğu anlamına gelir mi?

Peygamberin gerçekten yaratıcı tarafından gönderilip gönderilmediğini nasıl belirleyebiliriz?
Peygamberdeki Tanrı inancı ve kendisinin de Tanrı'nın elçisi olduğu yönündeki inanç çok güçlüdür.
Bu inancın çok güçlü olması kendi başına bir kanıt oluşturabilir mi? Mistik paranoya durumlarında da diyelim ki kendisinin bir evliya veya peygamber olduğuna inanmış bir kişinin hezeyanının ne kadar sarsılmaz olduğunu, bu kişilerin inançlarından kesinlikle dönmediklerini bilmeyen var mı? (yoksa "bilen var mı" diye mi sormalıydım?)Peygamber, başkalarının duymadığı, ancak kendisinin duyduğu seslerin Tanrı'dan geldiğine inanmaktadır. Bu seslerin Tanrı'dan gelen vahiy olduğunu da yine peygamberin kendisi söylemektedir. Peygamberin doğru söylediğine "inanmak" dışında yapabileceğimiz başka bir şey yok mudur? Bazı paranoid şizofreni durumlarında kişi kendi aklından geçen düşünceleri ses olarak algılamaktadır. Yani, kendi düşüncelerini, aslında kendi düşünceleri değilmiş de, dışarıdan birisi kulağına söylüyormuş gibi algılamaktadır. Eğer böyle bir kişi, bu seslerin Tanrı'dan gelen bir vahiy olduğu inancıyla ortaya çıkacak olursa, ne yapmamız gerekmektedir? Ona inanmalı mıyız? Eğer ona inanma konusunda zorluk çekiyor isek, aynı söylemle ortaya çıkmış olan ama yüzyıllarca önce yaşamış olduğu için karşılaşma fırsatına sahip olamadığımız kişilere inanmakta da aynı zorluğu göstermemiz gerekmez mi?...

kitapsev
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ Empty Geri: PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ

Mesaj tarafından kitapsev 17.07.10 19:37

Bir yaratıcı varsa ve bu yaratıcının biz insanlara bazı söyleyecekleri varsa; bu söyleyeceklerini bazı seçtiği insanlar aracılığıyla bizlere ileteceği düşüncesini de kabul edecek olursak:

Bir zamanlar Yahudileri seçmişti ve onların Yehovası idi. Onlara arka arkaya dünyada başka hiç bir kavimde görülmediği kadar çok peygamberler gönderdi. Nihayet son Yahudi peygamberi olan İsa, Yehova'yı "Göksel Babamız" olarak niteleyerek sadece Yahudilerin değil, tüm insanların Tanrısı olarak tanımladı.
İslam Peygamberi ise, ne Yehova, ne de Göklerdeki Baba kavramlarına itibar etmedi ve ortaya tevhid akidesiyle daha mükemmel hale getirilmiş bir Allah inancını çıkardı. Bu peygamberlerin hepsinin de aynı Tanrı tarafından gönderildiğine nasıl inanabiliriz ki?

kitapsev
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ Empty Geri: PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ

Mesaj tarafından kitapsev 17.07.10 19:38

Bir yaratıcının olması gerektiğine iman edebiliriz, bu noktada herhangi bir sorun bulmayabiliriz.
Asıl sorun şurada başlar:
Bir insan ortaya çıkıyor ve varlığına iman ettiğimiz o yaratıcının kendisiyle iletişime geçtiğini ve bize bazı mesajları olduğunu söylüyor.
Bu söylediği şeyin doğru olduğuna, aldatılmadığımıza nasıl inanabiliriz?
Kendisini yaratıcının elçisi olarak tanıtan kişi "bana inanmalısınız" diyor!
Ona neden inanalım ki? "Bana inanmalısınız!" dediği için mi?!...
Onun güvenilir (el-emin) bir kişi olduğu söyleniyor!
Bir insanın güvenilir olarak bilinmesi, onun "her söylediğine" inanmamızı mı gerektirir?
Güvenilir bir kişi elbette ki kasıtlı olarak yalan söylemeyecektir ama yanılgıya da mı düşemez? Kendisi aldanamaz mı? Kendisini "insanları kurtarmak" gibi yüce bir misyona adayan bir kişi, "Tanrı'nın elçisi" olduğuna kendi kendisini inandırmış olamaz mı?
Ona inanmak için gerekçemiz; getirdiği kitap mı, olağanüstü işler mi?
Onun getirdiği kitaptan çok daha ileri düzeyde kitaplar var. Örneğin Said-i Nursi'nin yazdığı Risale-i Nur, her ne kadar Kuran'dan ilham alınarak yazılmışsa da, ondan çok daha üstün bir eserdir. (Kuran okuyarak imanı sarsılan müslümanlar, Risale-i Nur okuyarak zayıflayan imanlarını tazeleyebilirler!) Zaten Said-i Nursi de Risale-i Nur'u Kuran'la eş tuttuğunu ima eden laflar söylemiştir.
Olağanüstü işler olarak neler yapmıştır? En önemlisi herhalde kısa bir sürede oldukça büyük sayıda bir inanan kitlesi oluşturabilmesi olmuştur. İnsanların ona kolayca inanıyor olması, Tanrı'nın elçisi olduğunun doğruluğu anlamına mı gelir?
Peygamberin güzel ahlakı mı Tanrı elçisi olduğuna inanmamız için bize bir referans olacak? Konfüçyus'un ahlak anlayışının üstüne çıkabilen bir ahlak var olabilir mi? Kendisini bir tanrı elçisi olarak ortaya sürmediği halde peygamberleri geçebilen bir kişidir Konfüçyus. "Tanrı'yı ve onun verebileceği herhangi bir karşılığı hiç düşünmeden, iyiliği sadece iyilik olduğu için yapmanın erdem olduğunu" savunan Konfüçyus, "yapılan iyiliklerin karşılığı olarak cennet" vaadinde bulunan Tanrı elçilerine kıyasla ahlaki açıdan daha üstün bir durumda bulunmuş olmuyor mu?

"İman et!" diyorsunuz. "Allah'ın elçisini tasdik et!" diyorsunuz. İyi güzel de "iman ettim" demekle iman etmiş olur muyum? "Kalben tasdik etmek" de gerekir ama işte asıl zorluk burada: Yani, "kalbime nasıl müdahale edebilirim?" Günlerce "Muhammed Rasulullahtır" desem bile kalbim buna bir türlü onay vermiyor.
İşte "Allah'ın lütfu, hidayeti" denen olay bu olmalı herhalde.
Yani, kalbim Allah'ın elinde (kontrolunda), eğer o izin vermezse iman edemeyeceğim.
Ve bu adil olan Allah, kalbimin iman kapısını kendisi kapattığı halde beni bundan sorumlu tutarak cehenneme atacak öyle mi?!!!...

kitapsev
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ Empty Geri: PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ

Mesaj tarafından kitapsev 17.07.10 19:39

Peygamber olarak "bilinen" insanlar hep Yahudi-Arap kökenli olup aşağı yukarı hep aynı coğrafi bölgelerde yaşamışlar. Kuran'da her ümmetin bir peygamberi olduğuna dair işaretler vardır ve İslami kaynaklarda da 124.000 peygamber olduğundan söz edilmektedir. (Yanlışım varsa lütfen düzeltiniz).
Peki, Yahudi-Arap kavimlerinin dışındaki insanlara gönderilmiş olan peygamberler neredeler? Tarih neden hiç bunlardan bahsetmiyor? Ortada sadece bolca yorumlar var: Örneğin Sokrates gibi büyük bir filozofun aslında Tanrı'nın elçilerinden biri olabileceğinden söz edenler var. (Platon için de böyle düşünenler var). Peki ama bu yüce insanlar neden kendilerini "Tanrı elçisi" olarak tanıtmadılar? Onlardan elimize kalan belgelerden anladığımıza göre söylemlerini "Tanrı" adına değil, hep "kendi" adlarına yapmışlar.
Tanrı'nın insanlara gönderdiği bir elçi olmak gibi olağanüstü önemli bir görevi insanlardan gizlemiş olabilirler mi?

Sokrates, çoktanrıcılık kavramıyla açıkça alay etmiştir. Yaratıcı hakkında konuşurken, ondan "Tek Olan" diye söz eder. İslam'daki tevhid akidesini Sokrates'te bir şekilde bulmak mümkündür. Tanrı, hikmet ve ahlak hakkında, birçok şeyler söyleyen büyük Sokrates, sıra kendisinin Tanrı'nın elçisi olduğunu söylemeye gelince bunu neden söylememiştir? Eğer söyledi ise, böyle önemli bir bilginin gizli kalması veya hiçbir yazılı belgeye yansımamış olması nasıl izah edilebilir?
Platon da (kendisini Tanrı elçisi olarak tanıtmadığı halde) gönderilen peygamberlerden biri olabilir mi?
Harun Yahya'nın madde, madde ötesi ve ruh hakkında yazdığı yazıların üzerini biraz kazıyacak olursanız, Berkeley ile karşılaşırsınız; eğer onun da üzerini kazımaya devam edecek olursanız karşınıza Platon çıkabilir! Görüldüğü gibi, Platon taa yüzyıllar ötesinden gelip Harun Yahya'nın kitaplarına kadar girerek insanları Allah'a çağırma görevini yerine getirmeye devam etmektedir!...

Hani, neredeler?... Yahudi-Arap kavimleri dışında, kendilerini Allah'ın elçisi olarak tanıtan ve insanları Allah'ın yoluna davet eden elçiler neredeler? Günümüzde elçi kavramı ile oynayarak kendilerinin de elçi olduğunu söyleyen bazı kişiler vardır. Bizim sorumuz bugüne değil, geçmişe yöneliktir:Geçmişe baktığımızda hep putperest kavimlerle karşılaşıyoruz. İslam demagogları diyorlar ki: Aslında onlara da hak yolu gösteren elçiler gelmişlerdi ama zamanla o toplumlar dejenere olarak tevhid inancını kaybettiler! Öyleyse "Allah inancı geçicidir, putperestlik baki kalır!" desek uygun olmaz mı?

kitapsev
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ Empty Geri: PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ

Mesaj tarafından izafi 17.07.10 21:14

Söyle anlayabiliriz...
Insan elinin ürettigi tüm yozlasmalari siki bir elekten geçirince, söylemlerin aslinda ayni seyler oldugunu görerek..
Ayrica gelen vahiyler konusunda, peygamberlerin bunlarin Tanri'dan geldigine inanmis olmalarina, bizlerinde inanmasi suursuz bir refleksin sonucu degildir...
Yüzyillar sonrasinda bile hala varsalar, tüm geçersiz yönleri elestirilmis olmakla birlikte, temelde insan aklina uygun tanimlamalarinda bütünüyle çürütülememis olmalarindandir..
Hitler'li ya da "kisa dönemli, geçersizligi çabuk anlasilabilen" inanislarla kiyas mümkün degildir...
Kuran ve söylemleri birkaç mütesabih ayete indirgenerek elestirilemez...
Samimi bir vicdan bunlari görebilmektedir...
Bunu yeterince anlayamamak, henüz gerçek anlamdaki Bilimin daha çok genç olmasindandir...
Bilim de olgunlasacaktir...
Insanlik tarihindeki son yüzyilin gelismeleri yüzbinlerce yilin gelismelirine göre oldukça fazladir..
20. yüzyil Insanligin yepyeni bir boyuta geçtiginin isaretleriyle doludur..
Darwin bile çok uzaklarda olmamasina ragmen acaba bu yüzyilin bilgilerine sahip olsaydi böyle bir teori öne sürebilir miydi?...
Bu insanlarin hepsimi salak!..
Eksigiyle, yanlisiyla da olsa acaba su an dünyada ne kadar inanir, ne kadar maddeci düsünceyi benimsemis insan vardir?..
Bilgili olmak çözüm getirebilmismidir?..
Aksine inanirlarin sayisi her geçen gün daha da artmakta.. ve artacaktir...
Aslinda bunun daha hizli gelismesine engel olanda yine insanin kendi uydurdugu birtakim safsatalarin onu etkilemis ve engelliyor olmasindandir..
Onlarda zamanla yok olacaktir..
Bu kaçinilmazdir...
"Allah gerçegi batilin tepesine çarpar, onun beynini parçalar" diyor Kuran..
Sonuç bu olacaktir..
Olmustur ve hep olacaktir...

izafi
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ Empty Geri: PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ

Mesaj tarafından kitapsev 17.07.10 21:15

Sn. İzafi,
Şöyle yazmışsınız:
"Eksigiyle, yanlisiyla da olsa acaba su an dünyada ne kadar inanir, ne kadar maddeci düsünceyi benimsemis insan vardir?..
Bilgili olmak çözüm getirebilmismidir?..
Aksine inanirlarin sayisi her geçen gün daha da artmakta.. ve artacaktir..."

Sayılar sizin için oldukça önemli olmalı!...
İnanırların sayısının giderek arttığını (ve artacağını) hangi kaynağa / kaynaklara dayanarak söylediğinizi açıklayabilir misiniz?
İnanırlarla kastettiğiniz eğer müslümanlar ise ve müslümanların sayısı da sizin söylediğiniz gibi gerçekten artıyor ise, bu durum, İslam'ın Tanrısal kaynaklı olduğunu mu gösterir, yoksa insanların manevi ihtiyaçlarını tatmin etmede rakiplerinden daha başarılı olduğunu mu? Eğer İslam, kendisini seçen insanların manevi ihtiyaçlarını tatmin etmede rakiplerinden daha başarılı ise, bu durum, onun Tanrısal kaynaklı olduğunu mu gösterir, yoksa rakiplerinin becerisiz olduğunu mu?...

Eğer siz kendi gözlemlerinizden yola çıkarak inanırların sayısının giderek arttığını iddia ediyorsanız, ben de acizane kendi gözlemlerimi belirtmeliyim: İnsanların giderek dinden uzaklaştığını, dinin insan hayatındaki önemini giderek yitirdiğini görüyorum.

kitapsev
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ Empty Geri: PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ

Mesaj tarafından heretiC 17.07.10 21:48

Peygamberlik, bir donem prim yapmis, getirisi iyi olan, prestijli bir meslektir (biraz simdiki politikaciliga benziyor). Eger tutturabilir, kendini insanlara peygamber olarak yutturabilirsen herseyi elde edebilirsin: para, kudret, iktidar, kadin, ... ne istersen. Insanlar senin icin gerektiginde canini bile verir, bu kadar getiriyi saglayabilecek baska bir makam da yoktur. O yuzden peygamberlik iddiasindaki insanlarin inatciliginda sasiracak birsey yok. Yalniz peygamber olmaya calismak zor ve cesaret isteyen bir sey, o yuzden her peygamber, en azindan cesareti acisindan ovguye degerdir bence.

Bana kalirsa peygamberlerin buyuk kismi yukarda ozetledigim turde peygamber. Bu arada aralarinda gercekten bir tanri tarafindan insanlara yol gostermeye gonderildigini zanneden ruh sagligi yerinde olmayan kisiler de olabilir.

heretiC
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ Empty Geri: PEYGAMBERLİK PSİKOLOJİSİ

Mesaj tarafından kirec 26.07.10 22:24

bize gittiğimizin yolun ilerisinde uçurum yahut yangın var diyen birisi anormal birisi de olabilir...

yani psikolojisi bize göre normal görülmeyen biridir...

çok çeşitli takıntıları olan insanlar var...

mesela temizlik takıntısı gibi dürüstlük takıntısı olan biride olabilir...

psikolojisi normal olmayanlara hiç inanılmaz denilemez...

adamların söyledikleri doğru şeyler olabilir...

ayrıca birisi ben tanrının elçisiyim diyor ve gayet mantıklı doğru gerekli şeyleri söylüyor ise ne olur...

yine başka birisi elçi olduğunu iddia ediyor ama kötü mantıksız zararlı şeyleri söylüyorsa ne olur...

mesela biri çocukları korumalıyız hastaları tedavi etmeliyiz açlıkla kötülükle mücadele etmeliyiz diyor...

diğeri tedaviye gerek yok çocukları öldürün hastalıda öldürün açları da diyor ...

bu durumda ikisinden birinin elçi olma ihtimalleri hakkında fark bulur muyuz..




kirec

Mesaj Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 26/07/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz